Ağustos ayına girdiğimizden beri hemen hemen her gün bir ölüm haberi alıyoruz. Üzülüyoruz tabii.. Sanki Ağustos ayı ölüm ayı oldu. Bir taraftan Filistin’de şehit olan kardeşlerimiz, öte yanda çevremizde vefat..
Ağustos ayına girdiğimizden beri hemen hemen her gün bir ölüm haberi alıyoruz. Üzülüyoruz tabii.. Sanki Ağustos ayı ölüm ayı oldu. Bir taraftan Filistin’de şehit olan kardeşlerimiz, öte yanda çevremizde vefat eden eş, dost, tanıdık bir çok değerli insan.
Önceki gün Dr. Tarık Ziya Ekinci’yi kaybettik. Bir asırlık hayatına doktor ve yazar olarak çok şey sığdıran değerli bir hemşehrimizdi. 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Diyarbakır milletvekili seçilen Dr. Tarık Ziya Ekinci, babasından kalma 614 dönüm arazisinin satışından elde ettiği gelirinin tümünü bağışlayacak kadar da cömert bir insandı.
Ardından İş insanı Sedat Eser’in vefat haberini aldık. Dürüst, saygın , hayırsever bir iş insanı olan Sedat Eser önceki gün Ankara’da toprağa verildi.
Daha sonra Açelya Çiçek Sahibi Metin Tokat’ı kaybettik. Tokat ailesinin kıymetli üyesi olan Metin Tokat, efendi dürüst kişiliğiyle sevilen bir hemşehrimizdi.
Bir başka haber de Deva Ortopedinin sahibi değerli arkadaşımız Ahmet Garlı’nın ağabeyi Mehmet Garlı’nın vefat haberiydi. Garlı ailesinin büyüğü Mehmet ağabeyimiz sevilen, sayılan değerli bir insandı.
Ardından, iş insanı Yunus Sürücü Kursu sahibi Mehmet Kaya’nın torununun hayatını kaybetmesi haberiyle şok olduk. Ölümü çok erken oldu. Çünkü Onur Kaya’nın kızı olan Özge Nisa Kaya henüz yedi yaşındaydı. Hayatının baharında geçirdiği beyin kanaması sonucu vefat etti.
*
İşte böyle, dostlar! Ölümün saati yok. Her ölüm erken ölümdür, demişti şair Cemal Süreya. Gerçekten öyle. Dünya güzel. Hayat ne olursa olsun yaşamaya değer. Kim ister ki erken ölümü! Kaç yaşında olursanız olun, ölüm erkendir. Ama neylersiniz ki, ölüm her canlının başına gelecek bir olay. Ölümün kimi nerede, ne zaman yakalayacağı belli olmuyor. Değerli hemşehrimiz Cahit Sıtkı Tarancı bir şiirinde : ‘Kapımı çalıp, durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim.’ Demişti ama nafile. Kim olursanız olun, Azrail’den kaçış yok.
Bu duygu ve düşüncelerle vefat eden değerli hemşehrilerimize Rabbimden rahmet diliyorum. Mekânları ve makamları cennet olsun. Ve, Rabbim hiç kimseye evlat acısı vermesin…
Çünkü evlat acısı hiçbir şeye benzemiyor.
Yazımı; Diş Hekimi Hüsamettin Bilgen’in genç yaşta vefat eden, evladı için yazdığı duygu yüklü bir şiirle noktalıyorum.
A C I…
Nasıl ki! Bir arslan vurur pençeyi,
Göğsüne insanın
Koparır bir parçasını ta içerden.
Nasıl ki ! Bir kor ateş içine düşer insan,
Kavrulur cayır cayır
Sesi kısılır bağırmaktan canhıraş.
Nasıl ki ! Bir buz parçası düşer,
Kızgın demir üstüne
Erir bağıra bağıra, çaresiz
Nasıl ki ! Güneş kararır birden,
Gün ortasında
Dipsiz bir kuyuya düşer insan
İçinde derin bir yürek sancısı
İşte öyle bir şey…
Kahrolası Evlat acısı…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.